#2 Web3 ve Medya

Yaklaşık bir senedir Web3’e dair dair içerik üreten bir yapı olarak blokzincir gibi merkeziyetsiz teknoloji ya da yapılanlanmaların medya alanında nasıl uygulanabileceğini merak ediyor, düşünüyor, araştırıyoruz. Bu sebeple sosyal fayda, yaratıcı endüstriler ve web3 profesyonellerini bir araya getirdiğimiz buluşma ve podcast serimiz d.pact’in ikinci buluşmasını medya teması odağında gerçekleştirdik.

Paribu Hub’ın desteğiyle hayata geçirdiğimiz d.pact’in ikinci etkinliği için 12 Nisan Çarşamba akşamı Postane’de medya ve blokzincir alanından profesyoneller ve alana ilgililer olarak bir araya geldik ve “Merkeziyetsiz medya mümkün mü? Mümkünse nasıl? sorusuna birlikte cevap aradık. Aposto, Argonotlar, News Lab Turkey gibi yeni medya mecralarından katılımcıların yanı sıra tartışmanın çerçevesini çizerek tartışmayı ateşleyen iki konuşmacımız da vardı: Çağla Üren ve Enes Özcan. Çağla ve Enes’in açtığı yerden, hepimiz hem içerik üreticileri hem de tüketicileri olarak merkeziyetsizlik ve medyayı nasıl görüyoruz paylaştık. O günkü ortak akıl ne dedi; distopik, ütopik ya da olası bir tablo mu çizdi bu yazıda derledik. 

Merkezi medyada sorunlar neler?

Öncelikle medyadan kastımız ne ve bize bu soruyu sormaya iten koşullar neler biraz oradan başlayalım. Merkeziyetsiz medya araştırması yaparken çoğunlukla karşımıza sosyal medya platformları çıkıyor. Medya ve sosyal medya platformları arasındaki fark, esasen medya içeriğinin kim tarafından üretildiği ve paylaşıldığı ile ilgili. Medya; gazete, televizyon, radyo ve sinema gibi geleneksel iletişim araçlarını kapsıyor. Bu araçlarda bilgi yazma ve yayınlama yetkisi, medyanın editörü(leri) veya sahibi(leri) tarafından belirleniyor. Sosyal medya ise internet tabanlı iletişim araçlarını, uygulamalarını kapsıyor. Bu uygulamalarda bilgi üretmek ve paylaşmak için herhangi bir yetkiye ihtiyacımız yok. Hepimiz kendi sayfamızı oluşturabilir, istediğimiz içeriği yaratabilir ve diğer kullanıcılarla etkileşime girebiliriz. Peki, gerçekten öyle mi? Mevcut sosyal medya platformları; üreticilerin, habercilerin, gazetecilerin istediği türde ve biçimde içerik üretmek konusundaki seçeneklerini kısıtlıyor. Hedefli reklamlamalar, platform sansürleri, etkileşim algoritmalarının sürekli değişimi aslında -özgürce- içerik üretip yaymanın önünde engel. 

İçerik üreticileri ve tüketicileri olarak bu duruma mahkum olmak zorunda mıyız? Hem geleneksel iletişim araçları hem sosyal medya platformlarını kapsayan yeni medya araçları ile medyaya bütüncül olarak baktığımızda yeniyi nasıl tasarlarız? Bize “Merkeziyetsiz medya mümkün mü?” sorusunu sormaya iten, yeniye ihtiyaç duymamıza neden olan mevcut koşullar neler? 

Liste uzun ve çoğumuz için tanıdık, ama bir kez de burada sıralayalım.

Şeffaflık ve sorumluluk eksikliği

Kullanıcıların büyük bir kısmı verilerinin sosyal medya platformları tarafından nasıl kullanıldığını, saklandığını veya satıldığını bilmiyor. İnternetteki deneyimlerimizi şekillendiren ve davranışlarımızı etkileyen algoritmalar üzerinde çok az kontrole sahibiz.

Sansür, bilgi kirliliği ve manipülasyon

Sosyal medya hesapları çeşitli nedenlerle, bazen etik veya siyasi amaçlarla platformlar tarafından yasaklanabiliyor, kaldırılabiliyor veya kısıtlanabiliyor. Kullanıcılar, fikirlerini ve kararlarını etkileyebilecek yanlış bilgilere, propagandaya, akışa veya sahte haberlere de maruz kalabiliyor. Oxford Üniversitesi’nin araştırmasına göre 2019 yılında 59 ülke, siyasi muhaliflere veya aktivistlere saldırmak için devlet destekli trolleri kullandı. Başka bir konu ise en merkezi yapı devlet eliyle yapılan, geleneksel ve yeni medyada karşı karşıya kaldığımız keyfi uygulamalar. Bant daraltma, internet sitelerini durdurma, yayın yasakları gibi bilgi ve içeriğe ulaşmamızı engelleyen ya da manipüle eden uygulamalara son yıllarda artarak maruz kalıyoruz.

Veri ihlalleri ve güvenlik riskleri

Kullanıcıların kişisel ve hassas bilgileri, verilerin depolandığı merkezi sunuculara erişen herhangi bir bilgisayar korsanı, hükümet veya organizasyonlar tarafından ele geçirilebiliyor. Dünyanın en büyük şirketinde milyonlarca insanın verisi satılabiliyor, çalınabiliyor ve bir müdahalede bulunamıyoruz. Hepimizin bir şekilde duyduğu, hatta belgeseli çekilen Cambridge Analytica skandalında şirketin 50 milyon insanın verisini sattığı ortaya çıkmıştı.

Tekelleşme

Halihazırda milyarlarca kullanıcının gündemini ve sosyal yaşantısını belirleyen sosyal medya platformları, Twitter, Google veya Meta’nın tekelinde. Bu platformlar aracılığı ile, kullanıcıların karşısına çıkacak içerikleri belirleyebilen, hangi içerikle ne kadar ilgilendiklerini izleyen ve kişisel verilerini kaydeden şirketler, manipülasyona alan açabiliyor. Kontrol meselesine ek olarak, bir platformda teknik sorun yaşandığı durumda kullanıcıların muadil bir platform bulamaması ve tüm faaliyetlerin bu süre zarfında durması da değinilmesi gereken başka bir problem. Tekellerin merkezi yapılanmaları, hangi içeriği nasıl ne zaman tüketeceğimiz ve verimizle ilgili tüm kontrolü bizden alırken finansın çoğunluğunun da üreticiden ziyade platforma gitmesine neden oluyor.

Değerlerin değişimi

İçeriğin kalitesi ve doğruluğundan ziyade algoritmalar gönderinin ne kadar öne çıkarılacağını belirliyor. Bu durumda içerik üreticisi kullanıcıya değil, reklam verene veya platformun kurallarına karşı sorumlu oluyor, kendi iradesine değil algoritmanın mecbur kıldığı özelliklere dayalı içerik üretiyor. İçerik üreticileri clickbait başlık atmaya bir nevi mecbur bırakılıyor çünkü buradan para kazanmak için o tıklamalardan gelen etkileşime ihtiyaçları var. Maalesef web2 doğası gereği bizi buna mahkum ediyor. İçeriğe objektif değil duygusal yaklaşmamıza sebep oluyor ve gerçek gazeteciliği öldürüyor. Araya reklam verenler ve sosyal medya platformlarının girdiği yeni medyada clickbait başlıklar bol olsa da, basılı gazetede kimse clickbait başlık atmaya ihtiyaç duymuyor. 

Tüm bu sorunları yaşıyoruz, bazen farkında bile olmadan. Medyayı iyileştirebilir miyiz, yeni bir medya mümkün mü? Geleneksel medyanın ve web2 üzerine inşa edilen sosyal medyadaki deneyimimizin yarattığı problemler ve işlevsel olmadığı durumlar için w-Web3’ün hangi özellikleri bir çözüm sunabilir, etkisi ne olur?  sorularını önce kendimize sonra çevremize sorduk ve ardından d.pact ile masaya getirdik. 

Merkeziyetsiz medya ne gibi avantajlar sağlayabilir?

Buluşmada, Independent Türkçe’de bilim teknoloji editörlüğü yaparken blokzincir ile tanışan ve blokzincirin farklı açılarına dair araştırma ve dosya çalışmaları yapan gazeteci Çağla Üren, şunları söyleyerek çerçeveyi çizmeye başladı: “İfşalar, sansürler ve gizlilik sorunları ile kontrolün bende olmadığını gördüm. İnsani olmayan algoritmalar ve veri satılması meselelerinden dolayı, devamlı içerik ürettiğim ve yararına çalıştığım platformun sürekli karşıma sorun çıkardığı bir distopyada buluyorum kendimi. Benim için merkeziyetsizlik tek birey tarafından yönetilmemek, ve merkezi yönetimin sorunları ile daha az boğuşmak.”

Ve Çağla merkeziyetsiz medyanın diğer avantajlarından bahsederken aşağıdaki listeyi öne çıkardı 

Sansürsüzlük ve özgürlük

Devlet uygulamaları, şaibeli topluluk kuralları ve trollerden ötürü içeriklerin, hesapların ya da mecraların kaldırılması/kısıtlanması/çarpıtılması sorunu ile daha az karşılaşabiliriz. Platformun parçası olan tüm üretici ve kullanıcıların, üretilen içeriğin yayınlanması ve yayılmasında söz sahibi olabileceği bir yönetim ve teknoloji yapısı bizi daha az sansürlü bir dünyaya götürebilir. Düşünce özgürlüğü için büyük bir adım olan bu adım, topluluğu korumak ve doğru kararlar alınacağına emin olmak için kullanıcılara daha çok sorumluluk yükler.

Değiştirilemezlik

Blokzincir sağlam bir kayıt defteri. Bilginin doğru şekilde arşivlenmesi ve saklı tutulması; bilgi kirliliğinin önüne geçebilir ve ihtiyaç durumunda sürekli erişimi mümkün kılar. Örneğin Radikal gazetesinin arşivlerinin kapanması gazeteciler için büyük bir kayıp oldu; arşiv blokzincir benzeri bir altyapıda kayıtlı olsaydı kaybolup gidemezdi.

Adil gelir paylaşımı

Aracılar ve patronların var olmadığı ya da etkisinin daha az olduğu bir düzende içerik üreticileri / haberciler; reklamlar, sponsorluk gelirleri, içerik tüketicilerinin üyelik ücretleri gibi farklı kalemlerden oluşan gelir havuzundan daha adil bir pay alabilirler. Bu sağlandığı takdirde içerik üreticisi, şirket veya reklam verenler yerine tekrar okura karşı sorumluluk inşa eder ve içeriklerin değeri artar. 

Çağla merkeziyetsiz medyanın avantajlarını öne çıkardıktan sonra, kurumlar ve kripto para yatırımcılarının davranışları üzerine akademik çalışmalar yapan ve Daktilo1984’ün kurucusu  Enes Özkan, tartışmaya farklı bir açı getirdi. Merkeziyetsiz sosyal medya platformları ya da merkeziyetsiz medyaların litepaper’larını incelediğimizde hepsi kağıt üstünde işliyor. Ama bütüncül bir inceleme yaptığımızda gerçekten sıraladığımız tüm sorunlara yanıt oluyorlar mı? Getirdikleri ve götürdükleri nasıl bir dengede? 

Merkeziyetsiz medya şimdi, bugün mümkün mü?

Enes konuya önemli bir noktaya değinerek giriş yapıyor: Merkeziyetsiz olan her teknolojinin temelinde, aşılması gereken iki ana problem var: teknik kapasite ve finansman. Blokzincir özünde, değiştirilemezliği ile öne çıkan bir veri saklama teknolojisi. Güvenli, dağıtık ve değiştirilemez şekilde veri tutma sözü veriyor çoğu blokzincir, ama demokrasi getirme ve hız sağlama gibi bir iddiası yok. Örneğin blokzincirde 2017 hype’ı yaşandığında şirketler blokzinciri nasıl entegre edeceğini düşünürken SAP sistemini blokzincire aktarabilir miyiz? diye soruyordu. Mümkün olmazdı. Her gün milyonlarca satır veri geliyor, çok fazla veri olduğu için masraflı ve zor olacaktı.”

Esasında, benzer durumun, blokzincir temelli yaratılacak merkeziyetsiz medya örnekleri için de geçerli olacağını / olduğunu söyleyen Enes devam ediyor: “En büyük NFT platformu olan OpenSea’de bile hiçbir NFT blokzincir üzerinde tutulmuyor ve merkezi bir yapısı var. Blokzincir üzerinde işlem yapmak masraflı bir süreç olduğu için iletilenin gerçekten bu değere karşılık gelmesi gerekiyor. Bu nedenle bitcoin ile finansal alan üzerinden büyüme yaşandı.” 

Enes’in de öne çıkardığı gibi Web3 uygulamalarında çoğu yapı hala merkezi. Merkeziyetsiz borsalar dışında bu vaadi ölçekli ve işler biçimde sağlayan organizasyon, girişim çok az. Medya alanındaki uygulamaları düşünürken de, tamamen merkeziyetsiz bir yapı kurgulamadan ziyade hangi noktalarda merkeziyetsiz pratiklerin gerçekten etkili ve kullanılabilir olacağını saptamak ve yeni formun içerisindeki gelir modelini inşa edebilmek önemli.

Özellikle DeFi üzerine araştıran, yazan Turan Sert, “Web3 bir vizyon, yolun başındayız her şey çok hızlı olsun istiyoruz” diyerek blokzincir teknolojisi için hala deneme-yanılma döneminde olduğumuzu vurguladı. “Şu an bizim tamamen merkeziyetsiz olarak adlandırabileceğimiz kutup yıldızımız Bitcoin o da sadece 14 yıllık. Bu bir deney, çok soru var, hepsinin yanıtını yavaş yavaş alıyor olacağız.

Ayrıca Newslab Turkey’da stratejist olan ve kritik futurist Ahmet Sabancı “Bizim bazı platformlara mahkum kalmaktan söylenmeye başlamamız son 10 senede yaşandı.Kolaylaştırma süreci bizi şu an olduğumuz yere mahkum etti ve yaptığımız hatadan nasıl geri döneceğimizi çıkarmaya çalışıyoruz aslında.” diyerek sadece web3’in değil, diğer merkeziyetsiz, alternatif servislerin önündeki bir diğer soruna değindi. 

“Web3 Hype’ı her şeyi aşırı finansallaştırıp anlamını yitirme riskini oluşturuyor ve halihazırda pahalı da bir sistem. Her şeyi bunun üzerinden yapmamız lazım fikriyle yola çıkmak, düşebileceğimiz en büyük hata olur. Her şeyin çaresi web3 olmayacak belki eski sistemler daha karlı olacak, burada kara karşılık, seçim yaparken ne kadar özgürlüğünden feragat ediyorum sorusunu soracağız kendimize. Amacımız gerçekten 3-5 şirketin kurduğu kontrol sisteminden kurtulup interneti tekrar özgür bir alan haline getirmekse, önünü göremediğimiz bir şeye kalkışmaktan ziyade, halihazırda nasıl çalıştığını bildiğimiz bir şeyin üzerinden bunun çözümüne gitmek daha makul geliyor. Elimizdeki araça değil ulaşmak istediğimiz ideale odaklanmalıyız


Peki bu zamana kadarki merkeziyetsiz medya deneyleri neler?

Buluşmada öne çıkan, tartışılan örneklerde daha çok finansal sürdürülebilirlik ve gelir modeli açısından ele aldık. Bağımsız ve merkeziyetsiz olabilmenin en büyük garantörü finansal sürdürülebilirlik olduğu için biz de örnekleri daha çok gelir modeli ve kitle adaptasyonu açısından değerlendirdik. Ve şu liste öne çıktı:

Civil: 2016'da kurulan patronsuz gazetecilik girişimi Civil, finansal sürdürülebilirliğe giden yolu bulamadığı için 2020’de kapandı. Ne yazık ki şanssızlığı 2021'deki dalgadan önce bu işe girişmesiydi. Yeteri sayıda token alacak insana ulaşamadı. Okurdan Ethereum ile katkı toplama çalışmaları da yaptı. Ancak gelen okurdan içerik için aldıkları miktar, işlemin maliyetinin altında kalınca zarar etmeye başladılar ve faaliyetlerini durdurdular. Girişimin arkasındaki ekip, Ethereum üzerinde yeni çözümler geliştiren ConsenSys firmasına dahil oldu. 

Decentraland: Vice aslında merkezi bir platform olsa da Decentraland üzerinden bazı deneyler gerçekleştirdiler ancak bunlar da daha çok reklam odaklı oldu.

South China Morning Post: SCMP tarihi kapak sayfalarının NFT'lerini satarak son müzayedesinde 127.000 $ toplasa da gazetecilik ve Web3’ü tam anlamıyla entegre edebilecek uzun soluklu çalışmalar gerçekleştirmedi.

Associated Press News: Xooa ile işbirliği içinde foto muhabirlerinin Pulitzer ödüllü çalışmalarının NFT'lerini satmak için pazar yeri başlattı. Elde edilen gelir ile araştırmacı gazetecileri fonladı. 

Dirt & Rug.fm: Radyo platformu olan Rug.fm ile pop kültür ve eğlence alanında içerik paylaşan günlük newsletter Dirt üyeliği token ile sağlayan ve merkeziyetsiz yönetişim biçimini deneyen en iyi örneklerden. Onları diğer örneklerden ayrıştıran noktanın kitlelerinin hali hazırda kripto toplulukları olması olduğunu paylaştık. Halihazırda dijital cüzdan kullanan, kripto finansal sisteminde olan insanlar olduğu için araca ve kültüre aşina idiler. 

Merkeziyetsiz medya örneklerinden ziyade merkeziyetsiz sosyal medya platformlarının çok daha fazla olduğunu konuştuk. Minds, MeWe ve Diaspora Facebook benzeri; DTube, Theta YouTube benzeri; Pixelfed ise Instagram benzeri olarak öne çıktı. Bu örnekleri tartışırken Çağla, ‘birleşik evrenler’ olarak adlandırabileceğimiz fediverse’e değindi. Web yayıncılığı ve dosya barındırma için kullanılan, ancak bağımsız olarak barındırılırken birbirleriyle iletişim kurabilen birleştirilmiş sunucular topluluğu olan fediverse sayesinde aynı protokol üzerinde çalışan ‘x’ platformundaki paylaşım ve yorumları eş zamanlı ‘b’ platformuna da taşınabiliyor. Örneğin protokoldeki bir blog üzerinde paylaşım yapılırsa o yazı anında Twitter’ın web3 hali  olan başka bir platformda da karakter sınırına takılmadan paylaşılıyor. Twitter’ın web3 hali olan Mastodon ve Instagram’ın alternatifi olan Pixelfled, ActivityPub adlı protokol üzerine çalışıyor. Bir de Jack Dorsey'nin uzun yıllardır beklenen merkeziyetsiz platform/birleşik evren projesi olan Bluesky var. Ayrıca AT Protocol’ü başlattı, son zamanlarda ise Bitcoin ile entegre edilen yeni bir uygulama olan Damus’u destekliyor

Protokolleri ve merkeziyetsiz sosyal medya mecralarını konuşurken Lens Protokol üzerine kurulu sosyal medya platformu Phaver’den Ali Tıknazoğlu fideverse adına şunları paylaştı: “Protokol seviyesinde işlem yapıldığı için protokol üzerinde geliştirilen uygulamalar sadece bir kapı görevi görüyor. Takipçiler, içerikler, trafik, havuz paylaşımı ile tüm hesaplar için güncelleniyor. İçerik üreticisi olarak eğer bir gün X uygulamasını kullanmaktan vazgeçersen, tüm takipçilerin ve içeriğin Y uygulamasında da eşlenmiş halde oluyor, takipçi veya içeriğe dair bir kayıp yaşanmıyor. Teknik olarak her şey açık ve izlenebilir olduğu için bot veya anonim hesaplar da ortadan kalkıyor sadece gerçek kişiler var oluyor. İzler takip edildiğinde kimin hangi hesaba sahip olduğunu anlamak mümkün” Ali de tüm bu avantajlardan bahsederken merkeziyetsizliğe dair en önemli engelin o da ölçeklenme olduğunu söyledi “Merkeziyetsiz olmanın ölçeklenmeye dair ağır bir bedeli var. Ortalama bir aktif defi kullanıcısı günde 7,5 işlem yapıyor, sosyal medyada ise günde 50 üzeri tıklama yapılıyor. Arada nerdeyse 7 kat fark var. Bu durum hem teknik hem de finansal olarak sisteme çok yük bırakıyor. Her şeyi gerçekten on-chain yapmalı mıyız?

Merkeziyetsiz medya tasarlarken aklımızda kalması gerekenler

Merkeziyetsizliğin bedelini etraflıca değerlendirmek

Üretilen her içeriği on-chain tutmanın maliyeti hala yüksek ise tasarlanacak merkeziyetsiz medya platformlarında hangi içeriği gerçekten on-chain tutmak biricik, hangi içerik gerçekten sansüre ve erişim kısıtlamasına uğramamalı değerlendirmesi iyi yapılmalı. 

Merkeziyetsizliği yönetişim modeli olarak denemek

İçerik üreticisi ve içerik tüketicisinin ilişkisini güçlendirecek, üretici ve tüketicilerin karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmasını sağlayacak değerler sisteminin inşa edilmesi için çeşitli pratikler denememiz gerekiyor. Bu anlamda DAO’ları incelerken al - taşı gibi kopyalamadan ziyade topluluğun ihtiyacına göre bir yönetişim sistemi tasarlamak gerekiyor ve küçük adımlarla başlamak gerekiyor.  Burada önemli olan, hesap verilebilirlik, etiklik ve adil değerler sistemini oluşturarak medyanın en önemli iki aktörünü birbirini daha iyi anlar hale getirmek. 

Sürdürülebilir gelir modeli oluşturmak

Platformların ve platformlardaki aktörlerin hayatta kalıp işini sürdürülebilmesi için bir zorunluluk olan gelir modeli, yine yolun en başından oluşturulmalı. NFT projeleri, tek patrondan ziyade tüketici ve üreticinin hisse sahibi olması gibi mevcut merkeziyetsiz gelir modeli örneklerinin yanı sıra yenilikçi modeller çalışılabilir. Gelir modelini entegre ederken en önemli konu adil ve etik değerler sistemini zedeleyen başka bir uygulamaya yol açmamak. Buluşmada, Aposto’dan Orhun Canca’nın altını çizdiği gibi merkeziyetsiz bir mecrada bir içerik üreticisi ya da tüketicisi bir postu (paylaşımı) saf ekonomik çıkar için like’lıyor ya da daha sonra değerleneceğini düşündüğü için NFT’sini alıyor ise yine etik içerik üretim ve tüketim felsefesinden uzaklaşıyoruz. Oluşturulan gelir modelinin platformun varoluş amacını yok etmediği bir tasarım gerekiyor. 

Doğru token sistemi 

Merkezi medyada yaşadığımız, değerlerin zamanla yitirilmesi, paranın kalitenin önüne geçmesi gibi problemleri bir süre sonra merkeziyetsiz medyada da yaşamamak için önlemlerimizi erkenden almalıyız. Bağımsız ve etik medyanın değerlerini göz önünde bulundurarak yola koyulup tokenizasyon sürecinde bu değerler üzerinden inşa eden platformların ömrü ve kullanıcı sadakatinin daha uzun süreli olması sağlanabilir. Çıkarlardan bağımsız şekilde ‘doğru yayıncılık’ ilkesinin takip edilmesi toplumsal açıdan iyileştirici olacaktır. İşleyen bir token sistemi için doğru topluluğu bulmak, token sisteminin topluluğa ve mecraya gerçekten değer katmasını sağlamak gerekiyor. 

Kullanıcı adaptasyonu

Dijital uygulamaların en önemli kullanıcı mıknatısı olan UI/UX, özellikle insanları yeni bir teknoloji ile tanışıtırırken kritik role sahip. Halihazırda kompleks gelen bir sistemin platformuna giriş yaparken insanların işini mümkün olduğunca kolaylaştırmamız gerekiyor. Web3 platformları Web2 platformları ile eş kolaylıkta veya daha kolay kullanılabilir ki içindeki değerler günün sonunda gerçekten kullanıcıya dokunsun.



Tamamlarken

News Lab Turkey’den Ahmet Sabancı, Web2’deki yeni medya araçları ve imkanları ilk çıktıklarında vaadleri ile tüm üreticileri heyecanlandırmış olsa da şu an bizi sıkıştığımız yere de getirdiğini vurguladı ve ekledi “Şimdi Web2’de yaptığımız hatalardan nasıl geri döneceğimizi bulmaya çalışıyoruz aslında. Web3 hype’ı her şeyi aşırı finansallaştırıp anlamını yitirme riskini taşıyor ve halihazırda pahalı da bir sistem. Her şeyi bunun üzerinden yapmamız lazım fikriyle yola çıkmak, düşebileceğimiz en büyük hata olur. Her şeyin çaresi Web3 değil

Biz de Merkezsiz’e başladığımızda teknoloji sadece teknoloji değildir ve kimseyi geride bırakma başlıklı yayınladığımız ilk yazılarımızda benzer bir noktanın altını çiziyorduk. Web3 dönemi merkeziyetsiz teknolojilere dayandığı için yeniden bir kırılma noktası yaratma potansiyeline sahip. Bireyleri, toplulukları, kurumları içten içe heyecanlandıran da bu potansiyeli. Bu dönemin gideceği yöne şekil verebilmek kullanıcısı ve yaratıcısı olabilmekten geçiyor. Bu sebeple deneyler yapmak çok önemli. Merkeziyetsiz medya mümkün mü? sorusu deneye başlamak için ilk adım ama ikinci adım da yaratılacak mecranın amacı ve hangi probleme çözüm ürettiğini masaya koyabilmek. Ki böylelikle merkeziyetsizliği hem yönetişim hem teknoloji olarak doğru, verimli tasarlayabilelim. 

Bu yazıyı ortaya çıkarabilmemizi sağlayan ve buluşmaya gelen herkese teşekkür ederiz 

Senin de üzerine çalıştığın, takip ettiğin merkeziyetsiz medya platformları varsa gm@merkezsiz.com’a gönder; yazıya ekleyelim. 







Previous
Previous

#3 Web3 ve Yönetişim

Next
Next

#1 Web3 ve Dayanışma